25 Aralık 2009 Cuma

Günümün dostlarına...gerçeğe yakın olanlar.


Günüm gelir günüm geçer, hayat ilgisizce beni seçişlerinden vazgeçmez ve ben tanımaktan mutlu olduğum bir sanatsal anı parçasını gerilerde bırakmaktan hiç yadırganmam.Ve sevgisel değerlerin anılarımda kayboluşuna göz yummadan başkalarında bırakırım.Gitmeden: renklerin sıcaklığından, soyut gerçeklerden, farklı yüzlerden ben, dönüşümü olmayan hatırlamalardan kalırdım bir öncesinde.Ve anımsamalar her bir geçişten zamana yansırdı ötesini kestiremediğim düşüncelerimde.

Ve ötesinde kestiremediğim ne varsa hayatımda bir kenara bırakmadan atardım yılbaşı hediyelerimin çuvalına ve bir sonraki sene tekrar çıkartır çuvalımdan hediyeleri geriye bakışlarımla zamanı tersine çevirir anlardım ötesindeki çözülmezlikleri hayatımın.

Ve ötesinde ne olursa olsun ben severdim tüm dost bildiklerimi ve kalbimin gizliliklerini...

Bunun için kalırdım dost düşüncelerimde ve yüzümde kalan dostlarda.İçimdeki teşekkürler gibi minnettar kalıp tekrardan teşekkür ederdim dostlarıma...Sevilmekten farklı sevilmek, sevmekten biraz farklı sevmek...

13 Aralık 2009 Pazar

Gece sokakları...


Kaldığım gece sokakları,

düşlerimin rüzgar hovardaları.

çalkalanır harfleri,

aklımın.

kim deliden akıllı,

şehrimin.

yalnızlığımdan uçar gibi,

bulutlar biraz esintili,

üşütür insanı rüyalarım.

bütün bir umut ağacım,

yapraklar tekrar açsın diye beklerim.

esin gözlerinden kalbimin,

ıslak düşlerimin,

yerinde bırakır atışlarında kalbimin.

ve hayat sokağı,

bir gece bana gelir,

bırakır tüm korkularımı,

gitmeden,

cevaplarını bırakmadan,

anlarım ki hayat,

bana gelir ölümün bir öncesinden.

Ne yapsam

Ne sorsam

Ne istesem

Hayat bana gelir mi.

21:14 13.12.2009

10 Aralık 2009 Perşembe

Niçin yaşarız...

Neden yaşıyoruz damlaların ağırlığında, neden yaşarız damlalarda.Dünyanızda dengenin eğilimi ne tarafa doğru eğilirse gözlerinizdeki yaşlar oraya doğru akar.Tek derdin yaşamak mı yoksa yaşarken içlerinde gülebilmek mi.Küçük bir tebessüm; her yalanda mutluluk, küçükte olsa.Hatırladığın onca kararmış gün, düşüncelerinde kalmayan onca anı geçtiğin hayat penceresi.Tekrardan tekrardan bir hayat, olmayan bir düşünce nasıl yoksa yaşamda hayatta tekrarı olmayan bir yaşam gibidir.Kokusuz bir çiçek ama o kadar güzelki yapabildiği tek şey güzel görünmek, zamansızca kaldığımız her anı parçasında yüzümüze vuran gözlerde karşılıksız, çevremizdekilere duyarsız kalmayalım.Ve inanmadığınız tek bir nefes bile kalmasın gerilerde.
Ve ne için yaşarız Nazım Hikmet satırlarındaki bu acınası dünyada...
Satabildiğin bir sepet üzüm parası, eve dönerken zehir ve bir gofret tüm günün açlığını yatıştırır, sigaraysa dertlerini geride bırakır başındaki ağrısından kurtulmasını sağlar ve geriye kalan parası adamın çocuklarının yarınki okul harşlığı, eşinin yemeği, sonraki gün için yaşlanmaya tekrar devam eder üzüm sepetinde adam.
Neden yaşarız... neden.
Gidebildiğim bu dünyadan, rüyalarıma, gerçek olmayan tüm düş yağmurlarına ve beni gerçeklikten soyutlayan tüm damlalara.
Neyim ben... neden yaşarım.
Sebepten kırılan aynalarda yaşamaktan, uzak yaşamlarda kalıp ısınmayan yatağımda ruhsuzca yatışımdan.
Yavaş yavaş gidiyorum bu hayattan, belkide kalıyorum zamanda dostlarımdan düşüncelerde ve taşınıyorum açamadğım düşünce topraklarından.Nefesim kendime, kırdığım aynalar kendime, rüyalarım kendime.
Niçin yaşıyoruz...? sen yada ben...? farkımız ne onlardan yada bizlerden...?
Yıldızlar gibi yaşlanıyoruz atmosferin yakıcılığında, düşüncelerimiz, hayallerimiz...



biter! bir gün,
rüyalarımdaki rüyalar.
eğilir yaşları gözlerimin,
hayatımın dengesine,
belki bende kırılırım,
yüzümdeki aynada.
belki bende üzülürüm,
gözlerimdeki yaşta.
çok şey belkide,
yaşadığın hayatta.
günüm
ne bir gün,
ne de dün ,
ne farklı bir zaman,
benim kararttığım,
benim açtığım
gün.
Niçin yaşarız...
22:32 10.12.2009

29 Kasım 2009 Pazar

hayaller ülkesi...


Saçmalıklar, kalıcılıklar, gidenler, ölümler, farkında olmadığın zamandan kaçmalar, bunların amacı olsun yada olmasın, yaşanmalı olanlar yada olmayanlar bütün bir kalıtsallık olmadığı için insan hayatta kaybolur gibi olan her zaman akımında gidip gelmelerden başka birşey anımsamaz.Zaten doğrular yada yalanlar neyin kanıtıdırki geçmekten başka birşey yapmayan zamanda.Sahte bir rüya gibi gelir yaşadıkların, sahteden de öte bazen olmasından bile yoksun kalırsın gerçekliklerin.Ve her neyse o ân içinde o zamanı yaşatan, sonrasınıda görmende mutlaka yardımcı olur gerçeklikten yakın yada uzak olarak.Soluk bakışların eşliği altında cümleler kurardım düşüncelerimde ama hangi kelimenin bende gerçeğe yakın olduğunu hangilerinin harelere yakın olduğunu bazen kendim bile anlayamaz buna karar veremezdim.Ve gerçeklikten ne kadar uzaklaşırsam bir o kadar çıkıyorum gözlerden ve de cümlelerden.Anlatmakta olduğu gözlerin bana hayat yada değil, gerçek yada gerçek üstü, zaman yada zamanı olmayan, ben buna hayaller ülkesi diyorum ve her düşünceyi,her düşü,her rüyayı,her hayali hayaller ülkeme alıyorum... 21:35 29.11.2009 (zamansız yazılımlar)

22 Kasım 2009 Pazar

yorgunluk kahvesi

geldiğim bir şehir gezintisi,
olsan ya karşımda...
zamana sorsam,
seni bana verse.
olsan ya rüyalarımda,
bir deniz kızı
gezsen tüm düşlerimde,
yüzerken gözlerimde.
kaçamaksız bir ruhlar tarlası,
gözümde pekliği olmayan gönül yargısı,
hayat benim avcısı,
iki sokak nasıl ayrıysa,
aşk ayrıdır birleştiremezsin,
gizlenemediğin dünyada.
ve acı bir kahve tadına gelirsek,
ne acı değil ki...
ben yine de tatlısından bahsedeyim,
gelemesemde yanındaki koltuğa,
bir söz bir harf,
küçük bir bakışın yeter kalbime...
ve gözlerimde,
tek bir yüz,
tek bir beden ruhumda,
ve hayata üç noktam var,
görmekte olduğum rüyalar,
ama bilemediğim tüm zamanlar...
21:50 22.11.2009

12 Kasım 2009 Perşembe

Dev bir akvaryum Dünya (dünyanın ruhu)


Başlangıçtan bir an ötesi, farklı zamanlar adı altında aynı oyun sahneleri, yanımızdakilerden kaybettiğimiz bir sürü insan, amaçtan yola çıkıpta bir türlü amacı anlayamayan düşünce balonları, kısa bir cümle, kısa bir son; doğmak, yaşamak, ölmek.

Neleri katar insan kısa bir cümle içine.Kayıplar zamansızdır, belkide zamansız olan bizizdir o zamân içinde.Periden bir masal, küçük bir hediye, Tanrı'nın küçük bir oyunu, yada olmayan Tanrı'dan küçük bir şans.Küçük bir anı parçası dünya için her bir insan.Birbirine dolaşmış düşünceler eşliğinde hayatların sesi, gülmeden geçirdiğin onca zaman, gidemediğin onca rüyalar ülkesi, hangisini yapabilirsin gözlerini açmaksızın kapadığında.

Gölge gibi unutulmuş anı yaprakları, zaman parçaları ait olmanın anlamı...Seçilmeden amacına ulaşıp kendi iradenle tamamladığın onca istek.Sessiz bir resim sayfası, sessizlikler içinde bir sürü uyum, uyumlu olmanın dev akvaryuma eş değeri; dünya. 09.11.2009 11:10

31 Ekim 2009 Cumartesi

Eskitilmiş düşünceler...


Değeri senden belirsiz ya da senden belirli ifadeler, kişiler... yüzünde göstermediğin sûretler...
Zordan yazılar gibi geri çekerdin dilinden harfleri,saklardın suretleri yüzünden.Bir adımlık düşünce içinde; tükenirken sönmemeye çalışan bir mum iradesi gibi aklında gelip giden düşünceler.Zamanından eksilmiş tekerlemeler gibi kendini içine yarım koyduğun ifadeler.Ve hayatında bunca karmaşa olurken yitik değerler arasında bulunmayan bir çok insanıda bu karmaşa sayesinde kaybederdin.Bu hayattan kaybolup gitmeden bir günlükte olsa dünya sizin dünyanız olabilmeli.Sonuçta fikir, düşünce, hissiyatlardan önce eylemler her başlangıcın sonucunu etkiler, mutlaka biter bir hâl içindeyken insandan bir yapıt, kendisini onda simgeler bir vaziyette kalmasını sağlardı.Yani eylemlerinizde her şeyden önce içinizdir size yön bulan ve ilk doğrunuz olması gerektiğine inandıran.
Her şeylerin içinde bağrıştan hayaller ve küçük iğneden şeytanlar, içleri içlerinde boğulurken insanlar, fark edemedikleri zamanın gerisinde bir hiçmiş gibi unuttukları duygular.
Zaman nereye kadar unutur...
Nereye kadar görmezden gelir...
Nereye bırakır seni zaman...
Nerede inersin gözlerindeki zaman yolculuğundan...
Ve sayfalarını dünyanın tersine koyduğunda anlarsınki düşünürken hep zamanı tersine yatırmışsın.
Hatırlamak hep geçmişli bir zaman olmuş ileride... 01:08 22.09.2009

17 Ekim 2009 Cumartesi

sihirli oyuncakçı...


Yaşlanmayan bir oyuncak fabrikasında hayat.Geçen ne olursa olsun,zamandan sen geçmedikçe sorun değil.Hikayeci bitirmedikçe masalında kalman, bitmeyince hiç bitmeyen masalın.Gücünü kaybetmediğin hayallerin.Hâla bırakmadığın çocukluğun, yine de bırakma.Ne hüzünler ne de hiç birşeyler,hala hayallerimde oyuncaklar...Konuştuğum odam, oyuncaklarım...
Gerçek yada değil, ona yakın ne varsa hayaller peşinde neyin kanıtıdır.Olanlar, olmuşların arasında gezinen soyut hisler seni nasıl tutar düşlerinde.Ve hayatın geçer, geçerli bir zaman hayatın ve tüm bu zamanlar hayal meyal bir hâtıra, hayatında karmaşalar sürerken sihirli bir oyuncakçı gizemi parmaklarıyla dağıtır kimselerin bilmediği düşüncelerine.Ve akıl üstü bir doktor hayallerime yön verir parmaklarındaki sihirle.Telafi edilmez bir zaman harcı değil bu, sadece ufak bir esneklik yeter düşüncelerinde; çocuk olabilmen için.
Yatay bir sayfadan aşağıya bakan harfler gibi yakındır insana aslında yaramaz bir çocukluk.
Kırılmalı anları zamanın, parmaklarından geçer sihirli oyuncakçının.Yakın bir gerçek doğruya yanımsamaları ve inandırıcılık bir o kadar gayretli ama hepsi hayal.Sınırsız bir tatminlik çocukluk.
Ve kaderden arta kalanlarda insan kendi hayatını kendisi belirlerdi, yolları kendisi inşâ ederdi.
Her ne kadar bilmesekte, rüyalar dozunda göz yaşların katılaştığı bir hayal, hayat dünyası.İçimizden çıkarabildikçe çocukları hayat çocukluktur, yaşama sevinci budur.Parmaklar dokundukça hisler canlı kalır, sözler nefesle karıştıkça hayat bulur ve insan bedeni çocuk kaldıkça tadını bulur sevinçler,gülümsemeler,hayaller.
Ve çocukluk asla yaşlanmaz.
Yarım kaldıkça rüyalar yarım kalan insanlar gibidir.İnsanlar kendinle kalabildiğince yalnız değildir.
İnanmaktır,rüyalarda yaşamaktır, gerçekleri bilip kendinde kabul etmektir, gerçekleri bilip kendinde yaşatmaktır, mucizelere inanmaktır, cebinde oyuncaklarla gezmektir, uğur böceğine şarkı söylemektir, gülmektir, bilmektir tüm çiçeklerin adını, sevmektir tüm insanları, herşeydir çocukluk, tüm herşey.
Kırılmış, bozulmuş, yırtılmış,hastalanmış, tükenmiş olamaz hayaller, tükenemez çocuklarda.
bir çocuk var
bulutlar
ve ağaçlar bulutların üstünde
aynı insanlar gibi
güneşler var
her çiçeğin kanadında
rüyalar,düşler,hayaller
bitmez bir zaman akımı
tükenmez bir bilimkurgu
işlenmez bir doku sanatı hayaller
ve bildiğim birşey varsa
çocukluk en değerlisi
ve şiirimde tüm eksik kalanlar için
özür dilerim tüm çocuklardan
düşler,bulutlar,çocuklar...
zamansız bir yazılımı var şu harflerimin dökülüşünde sayfalarıma.Ve kimseye borcum yok ne hayallerimde ne düşüncelerimde.Ne de yanlışım var.Ben kendimdeyim olabildiğince ve kalabildiğim çocuğum ben...
Ve sevgilerimi sunarım kalbindeki sihire, Mr Magorium'un Ve de teşekkürlerimi...
22:24 23.10.2009

8 Ekim 2009 Perşembe

İhanet'ten arta kalanlar...

Parmaklarındaki gözleriyle yanan bedenini gezerken unutamadığın nefesi, yüzü aynalar arasında hep sana bakar.İhanet soğumadığından devamlı bu ân içinde ateş gibi kalır.Tadı, kokusu silinmez bir kaydediciyle sende saklanır.Ve sandığın tüm zamanlar sadece senin için yalan olarak kalır.Bazı şeyleri görerek öğrenirsin, bazılarını duyarak,bazılarınıda hissederek...Yakınlığın tarifi yokken aranızda olanları ne olarak adlandırabilirsin... içindekileri ve kendini paylaşırken. 23:04 08.10.2009

5 Ekim 2009 Pazartesi

hayaller,geçişler ve zamanları...

Düşünüyorum karar veremiyorum.Kapıdan kapıya sanki hayaller geçişi var.Aklı hep hayallerde olan bir adam var yolumda, selamımı alır ve geriye verir.Dönüş yolunda gölgem benden biraz daha dolu hislerle eve döner.Ve gelirken karanlık olan yollar aydınlanır, kötüler ve iyiler iki tarafa ayrılır Tanrı bu noktada adımlarıma aydınlık sağlar.Mezar bekçisi Anubis giderken aynı bıraktığım gibidir, Tanrı'ya sadık bir çakal.
Geldiğim yollarda bazen hayaller beni bıraksada ben asla kendi hayallerimi bırakmadım.Ve hiçbir zaman geriye dönüşlerde yaşamadım.
Hayallerim,düşlerim,hayatım,bırakamadığım kendim.
Aslında işine kayıtlı bir sokak lambası gibi çalışmaları, soyutluktan vazgeçilmiş hayatları, tadını alamadığım bir günde olmayı, hayatlardan kaybolmayı hiç denemedim.Sadece kendimde kalmaya çalıştım, içimdekileri yitirmeden.
Ben
sen
Nedir insanı bu dünyanın
Nasıllar düşer mi yağmur damlalarından
Meltem rüzgarları
Ağlar mı
Güler mi
Nedir insanı bu dünyanın
Ben varmıydım
Yapraklarda açarmıydım mevsimimde
Gülermiydim bir sevgili elinde
Ağaçlar tutun elimi
Nedir insanı bu dünyanın
Beton ve demirden yüzlerle
Soğuk renkli gözlerle
Yaşar gibi
Yaşamak sanki gibi
Yaşamak değil bu
Nedir insanı bu dünyanın
Hayaller içinde yüzmek
Düşlerde kaybolmak
Rüyalarda yaşamak
Sormadan
Bilerekten
Nedir insanı bu dünyanın
Tanrı 'nın bu insanı nedir?
Gökte midir
Yerde midir
Gözlerindeki bulantıları insanın
Nereye taşınır
Zamanı
İçindekileri
İnsanın
Nedir insanı bu dünyanın
Bende olmayan...
22:54 04.10.2009

3 Ekim 2009 Cumartesi

biraz uzak biraz yakın hayaller...

vuruşlarda piyanonun
bir yüz var
kalışlarda zamanda
bir göz var
gittim geldim değil bu
nede anlık bir düş
aklımda
yada rüyalarda
olası bir mevsim
tutku mu, ne değil bu
nede bulmak
bu hissetmek
yargıya gerek yok burda
nede bir oyun sahnesi
burası sana ait olan dünya
zamanlardan bir budala gibi
anlasan...
ki bu neye gerek
ne varsın
nede bulanık bir hayat
nerede doğruyum
nedeni yanlışımın
aslında bu güzel bir rüya
düşündüğüm bir rüya
ve gereği olmamalı harflerin
yeterlidir gözlerde durmak
gölgesindeyim düşlerimin
ve kendimdeyim düşlerken
ama ne bilirim
ben kendi içimdeyim
gözleri güzelden bir içtenlikteyim
ama ne bilrim
bilmem
00:15 04.10.2009

29 Eylül 2009 Salı

zaman geçmişi...


Zamansal kavramlar içinde yok olabildiğin her anı parçasında geçmişe dönüp neler yaptığını izlersin,nerelerde kaldığını,gidemediğin tüm zamanları ve seni bırakmak istemeyen anı parçalarını.Kendi iradenle zamanda yaptığın her geçişte anlarsınki doğruların ve yanlışların var.Gerçeklik ve hayaller arasında birbirinden ayıramadıkların senden hiçbir zaman vazgeçmezler.Anlamsızlıklar sendeyken bir suçlu hissiyatiyle seni sıkarlar, içinde bulundğun günü senden alana dek.Ve kendi içinde çıkamadığın tüm zamanlarda gözlerin anlamsız bakışlarının eşliğinde dünyaya ait olmayan davranışlarda bulunursun.Tekrardan tekrardan kalırsın düşlerin içinde, ve sana ait olan zamanlarda zemin yaparak sende yer edinmelerini sağlarsın.Kalmaktan sıkılsanda bazen gidemediğin tek yer kendi içindir. 19:19 29.09.2009

14 Eylül 2009 Pazartesi

A touch of shadow ...(big family)

There were days, there was the sun of the last days. There was time, in the never-ending human life. time had come all the people waiting to cross. had in fact your presence. There were thousands of people at the shadow. face a lot, but still got the rest Calendered in mind. tawny eyes like a sky, see what drops what you get, you never stayed in such time. When good-bye time...

24 DAKİKA...


Zamanlar arasında tüm dünya durmaz bir hal alır ellerinde.Durmak olsa zamanda nede iyi olur bir oğul için.Ya kavuşur zaman, ya kavuşmaz ama arada kalan yine bir oğul.Yabancıdan bir dünya gibi başka bir yurt.Parçadan bir kesik son selam, son bakış.Ama her ne olursa olsun kalmak ister bir oğul babasıyla oturduğu oturakta.
Ve öncesinde dağınık bir evi saraydan bir göz içine saklar, aşların en güzelini koyar tahtadan bir masaya parçadan kesit.Ve sıkılsada anlar, zaman dövüşür özlemle.Yollardaki mezar taşları gibi belkide sona ulaşır o ân içinde mutluluk.Ve son bir selam gözlerde, sımısıkı sarılmak,gözlerde yağmurdan yaşlar ve selam eder oğul can parçası babaya.Ve bir 24 dakika içinde omuzlarda kalır eller, omuzlarda kalır özlemler,omzunda kalır bir oğul can parçası babasının.Biten bir günün ardından baba saatine bakar " 24 dakika var" diyerek derinden bir iç geçirir.
yol biter,
göz yaşların bitmez.
derin bir mâzi gibi karanlık,
küçük ışıklar umut.
yalnız bir koltuk,
sessiz bir demir parçası gibi,
içindeki yaşlar.
ve geride kalan,
aynı yatakta iki kalp atışı,
iki günden çalınan yarım günler.
ve son bulur,
renksiz bir hal alır,
sona eren bir 24 dakika...(babama)

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Ay-Se-Ni-Be-Er


Küçük bir anı defteri ve kendisiyle gelen zaman çekimleri.Dün geceden kalma gibi yılların sevgisi,bir de içinde sakladığı sıcaklığı var.Oysa ne geçmiş nede durmuş zaman.Neleri geri getirir eskilerden küçük bir çerçeve içi dolusu mutluluklar.Ne gece yüzü ne gündüz,elinde kalan zihin perdesinden öte değil,perdeyi aralayıp aralayıp gerilere dönmek.Mutlu olmaları tekrar öğrenmek.Koşarak gidip gelmeyi istememek.Bunları yaparken zamanı kibirsizce köreltme isteği,nede iyi olur bir günlük Tanrı yetkisi.Durdurabilsen,kalabilsen sıcak bakışlarda,içten dokunuşlarda,dostluk bağlarında.Görünmez bir halat bu ama gemileri tutanlardan bile daha sağlam.Hayatın amacı bu değil mi.Sevmek,mutlu olmak,eğlenmek,aşık olmak ama en önemlisi değilmidir unutulmamak.Bir vapurda kalır zaman,belki bir trende,belkide bulutların arasında,belki hiç gitmez zaman gözlerde kalır belki.Renkler içinde bir adadayım,gözlerimde dostlarım,zihnimde anılarım,gider gelir yinede kalırdım içimdeki anı defterimde.Boşluklar içinde ilerlemektense zamanda,en kısa ânı bile tıka basa doldurmak ve ilk önce kendindekilerde zaman bulmak,bu en doğrusu olmalı.Gizli bir isim gibi sır kalmalı en sıkı dostluklar ve hiç olmasada günün erken saatlerinde uyandırmalı bu dostluğu bulabildiğin bir günü bile onunla doldurabilmek için.
kalmasada gelecek zamanlarda,
ben bilirim.
ve sormasada geçmiş zaman,
yinede giderdim.
adımlar atılsada,
aslında hiç uzak değildir sana,
yeterki gel,
yeterki bil,
kaldığın gözleri. 04:14 29.08.2009

aysenibeer...

28 Ağustos 2009 Cuma

soğuk renkler...

sahteliğinden insanlar
içlerinde kaybolmuş parçalar
parçalar bir kaçış içinde
çözüm ne iyi ne kötü
ne de kaçanların geri dönüşü
ne yağmur var
ne de açık bir hava
belirsiz bir his
iyiye anlaşılmaz bir durum
her ne kadar tanıdık olsada
oluyor
ve yinede bitiyor
ve herkesi buluyor bir gün
ama yinede değişebilir
anlam taşıyan cümleler
zamanı yok eden bir zaman
01:21 28.08.2009

27 Ağustos 2009 Perşembe

Diğer herkesten önce...




Son yorgunluğunun ardından içindekiler sana düşüncelerinde doğru değilsin deseler,seni nasıl yârına çıkartır umutların.Geçmişli düşünceler şimdi senden olmasada sen değilmisin onların sahibi...Nasıl bir yargıdır öncü adımlar,yalnız kalmaktan korkmayan bir düşünce eri."Kalıp düşünceler", içinde şahsiyet ararken çarptığın en yakın kaza sana en yakınların.Hmh...hayat neyi fark ederki sende,görünüşünden başka.Buluştuğun her ışık parçasında parmak uçlarında kıpırdanan telaş ve heyecan sanımlarının sana getirdiği tüm algılara direniş mi yoksa kabul ediş mi? Farkında bulunamadığın tüm karmaşalar adımlarına çukur,arkanda sesli harfler,ileride haysiyetsizliğe bakış olarak karşına çıkar sana şunu söyler "ya en başından git,ya da en arkadan,ama doğrular geleceğe senden sonra gelsin".Bilmiyorum ki benden ayrılsın doğrularım ve yanlışlarım,zaten önemli olanı biliyorum kendim için(ben ilk önce kendi yüreğimde kendi seslerimdeyim,kendi vicdanımdayım,kendi adımlarımdayım,diğer herkesten önce).01:34 27.08.2009


ışıktan bir parça sahibi


parçalanan bir aynadaki yüz


sonradan değişmeli bir görünüm


ama ne değiştirebilir


içindeki seni...

18 Ağustos 2009 Salı

aşk

mesafeden bir kız yüzü
sevgiden bir çiçek yüzü
kaldığım gözler içi sessiz
sessizlik olmasa,nede iyi olur
kalmasa duygularım arkamda
nasıl katlanır gün yüzü adımlarıma
ama yinede aşk bir gün bulabilir...
23:58 18.08.2009

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Kralın mezarı


Cesur bir hayat,aslında bahsedilmeyen ikinci kahramanların hayatı gibi geri planda kalırdı insanların arzuları ve savaşlar cesur hayatları yok ederdi.
Eskiye ait orta dönem savaşları şimdiye bakar kibirsizce gülerdi.
Ve her zaman umudun yolunda sonda olsa bir umut vardır insanlar için.Göçüp giden tüm nesiller için geride yastan başkası kalmayana dek dünya eskiyip gidicek.Hepimiz ölüm için sıradayız yaşamın eşliğinde.Arkada gülen bir yüzün olmadıkça savaşlar boş yere,kırılan tüm kılıçlar kibirin eli.
Ve nihayetinde kaderin seni her zaman yolunda tutar ama tüm kararlar senin ve içinde birikenlerin.Lâkin karanlıklar için hüzün yağmurları seninle olduğunda o ân içinde kimin yada neyin sende değeri olduğunu anlarsın.Kuşkuların seni yılların içinde küstüresiye dek ve sonrasına seni bir hüzün sabahı içinde iletene dek içindekilerden yoksun,kara bir habercinin kara düşünceleri gibi her sevgiye kuşkuyla yaklaşır kendinde istemezdin.Ve ölüm nasıl bırakmıyorsa bizi,hüzünde aynı ölüm gibi bırakmaz bizi,ve nasıl bırakmıyorsa hüzün,o kadar ısrarla istemeliyiz sevgiyi.
Ne pahasına olursa olsun savaşmak onurdur sevgiler için,insanlık adına.Ve ilk önce savaş kalbinde ve zihindedir doğrular adına.Uzun yıllarda gizli kederler,saklanan kör düşünceler ama hala içlerinde saklanan tek ihtiyacın olan mutluluk.
Ne zaman son bulur adımlarım,
İşte o zaman ölüm değsin soğuk elime.
Ve harflerim biter gibi,
Ama gözlerde ve dillerde kalsın.
Ağlansın,
Göçüp gittiğim diyarlara.
Lâkin unutulmak neyi değiştirir,
Soğuk bedeninde.
Krallar gibi defnedilsem kayalara,
Neye yarar.
Ve herkes benden ayrıldığında,
Ben herkesten ayrılmış olucam,

Sahip olduğum tüm sevgiler beni terk edene dek.

04:24 07.08.2009

1 Ağustos 2009 Cumartesi

deli doktoru iki...


deli yanımda

düşünceler rüzgarın salladığı yapraklar içinde

şarkı söylersen gece yarısı bir bankta

unutma deliler her yerde

sokakta kimse olmasa da

ben dans ederim kendime

birde güldüm dönüş yolundaki deliye hah!

yumurtadan çıkan insanlar gibi,soğuk moda

tabiki gece yarısı

artık kapatma zamanı

uykudaki gözlerini açmak için...

01:13 01.07.2009

28 Temmuz 2009 Salı

Geriye dönüşlerden gerisi...

Gerisinden gelipte hayat nedir diye düşünmeden bir çift göz içinde çıkıp,hiç ulaşılmayacak bir düş âleminde düşünmek gibi kötü zamanlardan geçerdin,giderdin dünlerdeki fotoğraflardan.
Son olmayan zamanların arkasında neler birikir gözlerinde.
Nasıl bir kaçış bekler tüm yolcuları,gündüze koşan adamın treninde.Bir tesadüf,sabahın güldüğü ışıklarda eskiye kaçışlardan kurtulamadığın bir yüz,neler geriye döner,neler canlanır soğuk masallarda…gözlerinin içinde neler toplanır,neler,neler,neler…
aah ah…gidemediğim tüm anlardan payıma düşen her hüznü içimden hiç çıkaramamışım,atamamışım.Kendimle oyun oynar gibi,davranışlar hep bahane olmuş.
Kimseleri sevmeden,
gözlerde kalmadan,
elleri tutmadan,
kaçmaya fırsat bırakmadan,
fotoğraflarda kalmadan,
yazmak ne kolay şey,
ağlamak gibi…
vay be!
yinede kalmışım,
dünde,
dünden öncekilerde…
23:14 28.06.2009 küçük masalım…

23 Temmuz 2009 Perşembe

Maratonu kazandım...


Deli dolu yaşamlar taşır her gün,hayat treni.Kazandığın tüm yollarda gönüller koşar,hevesler uçar,sevgiler dolaşır ve anlayamadıklarınsa kalpten bir göz yapıp,etrafında olup biten karmaşaları görmeni sağlar.
Ve kaçırır gibi olduğum her duygu eşliğinde arkamda kalan tüm duygusal eğilimler bunu bir kez daha hiçe sayar ve bende bunu tekrâr ederdi.Ve gündüze koştuğum her adımda kazandığım maratonlar arasında kaybederek kazandıklarım bir hayli çok olurdu.Alışmaktan öte bilmek gibi,öncesinde bilmek gibi…
03:05 20.06.2009

9 Temmuz 2009 Perşembe

Tâbi olamadığım Hayat...


Üç beş parça hayatın peşinden koşarken sıkıldığın onca şey arasında düşünürken kaybolduğun her anı parçasında yinede üzülürsün.Yaşlı düşünceler içinde genç kalan bedenin,geçmiş hayatlar eşliğinde gizli konuşmaların saklandığı yüzlerde kalırdı.
Yaşadıkça dahil olduğun her oyun kötü yaklaşımların elini sana her uzatışında onların yüzündeki gerçeklerini görebilmen için bir ara oyun.
Üç beş parça hayatın dışında açabildiğin her güneş sevgidir senin için.Kaybolduğun her düşünce aralığında kaldığın her anı parçası üzüntüdür senin için.
Ve tâbi olamadığın bir sürü gizli düşüncelerde nasıl bir insan kalırsın yüzlerde bilinmez.
Kırıntıdan toparlanıp ta seni sıkan tüm söylenti ve düşünceler varsın senden dışarıda kalsın,bazen içini bir tek sen bil yeter.12:38 09.06.2009

28 Haziran 2009 Pazar

gölgeden bir dokunuş...

günler vardı
güneş vardı günlerden geçen
zaman vardı
insan hayatında hiç bitmeyen
zaman vardı
tüm insanların gelip geçmesini bekleyen
vardı aslında senin varlığın
gölgende binlerce insan vardı
bir sürü yüz
ama aklında kalan yine sende kalandır
alaca bir gökyüzü gibi gözlerin
ne damlasın nede görsün
hiç olmamış gibi zamanın içinde kalsın
istemesede zaman hoşçakal zamanı

02:20 28.06.2009

25 Haziran 2009 Perşembe

zamanı zamanından ayrılıklar...

geçmişi geçmişte saklı gizlenimler
varisi olmayan ölümlerin baş harfleri
ve bırakmadıklarım beni bırakır
şekerinden elması tatsız kalır
aslında kalır zihninde,perdenin arkasında
ne olur? ne olmaz?
görmekten ziyade görmek,herkesden farklı
adımların içinde yüzmek
neyse deyip çekip gitmek
nedir sence hayat?
dur cevap verme
cevap vermeden önce beni sev...
güzel...
gerçi kara bir mizah aynalarda güzellik
tabi gerisinde durmaktansa dokunmak
dokunmak her şeyi çözerdi
tüm bakışlarda
tüm dokunuşlarda
ya da tümüyle hayat
hayata dokunmak gerekliydi
neyse...
ben sokağın başındayım
01:41 25.06.2009
hayatın bir armağan...

13 Haziran 2009 Cumartesi

Hayatının geçtiği Zaman...


Zaman aralıklarında aile bağları renklerden bir gökkuşağı yaratır aydınlatırdı hayatını.Zamanı gelen ayrılıklar ağlatırdı kalbini.Ama zamansız ayrılıkların kalırdı hep zihninin gölgelerinde.
Elimdeki kırılmış kalemimle zamanı kırardım ayrılıklarda,kendimden kopartıp atardım ayrılıkları.Hayatımda yeri yoktu ayrılılıkların,bende kalmazdı kanatlarından kırılmış melekler.
Elimde bir çift göz,içinde ne hayaller ne rüyalar gizli.
“Artık zamanı geldi” dediğin kaç zaman geçti,zamanın içinden kaç ânı bitirdin,kaç tane hayatı geçirdin bir anlık hayatından.Sonlara gelmekle bitmeyen hayat,adımlarındaki her yeni başlangıçta seni kaç sefer yalnız bıraktı umutlarında.
Ne yarınlarımda dünüm gizli,nede gizli olan yarınlarım var.
Hayattan,hayatımdaki insanlardan saklanmadım,gizlenmedim duvarlar ardında,gizlendiğim tek yer sarı sayfalarım kaldı.
Ve başımdaki gökkuşağı bir an olsun yalnız bırakmaz düşüncelerimi ve büyütür düşünceler beni.
Bir çok insan,bir çok düşünce ve en az olan dostlardır tükettiğin havada.Aslında bir tek cümle yeter dost tanımına “ya hayatından yada hayatından sonrası gözlerde kalmasıdır.”
Bir çok insan
Bir çok hayat
Bir çok hayal
Bir çok rüya
Ve seni büyüten düşünceler
Hangisinden uzaklaşmak istersin
Hangi adımında kaybolmak istersin
Geri dönmeyi seçer miydin zaman tünelinde
En iyisi mi hayatta kal
Ve içindekilerde
Gitme başka diyarlara
Kal,sadece kendi hayatında
Ve paylaş dostlarınla…
01:59 11.06.2009

9 Haziran 2009 Salı

Seni hala görüyorum

Düşünüyorum dediğiniz her hayal için ölür ve tekrar dünyaya gelirdiniz.Ölseydiniz tek damlasında hayatın dokunuşunda,ne sanırımlar kalırdı nede sanmalar.Ve sonrasında kör bir bilgi çıkardı karşınıza ne sizde birikimi olan bir bilgi nede içinizde toplananların ötesinde bir bilgi.Kararsızlığın bu kadarında hayatında geri dönmek ne zor ne kolay!
01:34 09.06.2009

4 Haziran 2009 Perşembe

Tükettiğin hayat kaybolmaz...


Gidenler bıraktıkları yerde akıllarda kalmıştır,gidenlerse geriyi hep adımlarında taşımışlardır.Ne zaman geride kalır ne de zamanın gerisi arkanda.Adımlarına kattığın tüm hayat parçacıkları seninle bir olup adım atar nefesinde,yaşamla rüyaların arasında gidip gelebilmek için kalp atışlarında ufacık bir duraksamada hemen kendini ânın içine saklar,kalır orda.
Ve tüm adımlar bir hatıra gibi saklanır göz perdelerine.
Bilmediğin tek şey nefes alıp ta tükettiğin bu hayatın seninle ne zaman vedalaşacağı ve tekrardan seni ne zaman bulacağı.
Sorgulardan önce her ne olursa olsun kendini mutlu kılmaktı hayat.19:45 04.06.2009

2 Haziran 2009 Salı

Sönmeyen Rüya Güneşim


Yürüdüm,
Yürüdüm de tam nerden bilemedim.
Baktım penceremin köşesinden hayata.
Ufak bir kızdım.
Büyüdüm odamın duvarlarında.
Biter gibi bir mum ışığı duygularım.
Ve gençti hayallerim.
Ne olmak mı?...
Benim sorum ne olabilirim olmalı.
Hayat gibi kitap var başımın üstünde.
Yazardım film karelerini boşluğumdaki benliğe.
Sönmeyecekmiş gibi umutlarım var,
Yatağımın başında.
Ama yinede akşam olduğunda,
Söner odamın ışıkları,
Ve seyir eder odamdaki bulutlarda düşlerim.
Sabah kalktığımda ben yinede benim.
Rüyalar havuzum son bulur penceremdeki ışıltıyla.
Ve doğarım yeni bir güne…

28 Mayıs 2009 Perşembe

yüzler...

Düşlerin yağmurunda korunurken mermilerden,düşüpte dizini kanatmak bir kahramanlık ne de bir gazilik destanı,lisanı olmayan sözlerin bir araya gelip cümle oluşturmasından başka bir şey değil.Kapanmyan yaralarda kalan yüzler getirsi değildi unutamadıklarının,sadece ufak bir düşünce bulutu.Ne kalmayan düşlerin nede farkında olmadığın fırtınalı günler sana hesap sormaz ama mutlaka bir cevabı vardır.

24 Mayıs 2009 Pazar

Geceyarısı delisi...


Sarhoş bir adam yolun ortasında,kollarını rüzgarın kanadına doğru açar “ama içinde ben yokum”,kendi dengemin dışında yıldızlar gibi sallanıyorum uzayın derinliğinde,gidip geliyorum ne rüyalar ne düşler tutar beni.Diğer bir taraftan düşüncelerimde sarhoş bir adam gibi geziniyorum,düşünüyorum,düşünüyorum,düşünüyorum…doğru mu bilemiyorum.Doğrularken düşüncelerimi kendim için mi?
Yanlış bir adım mı buna karar veremedim.Çok sayfalar sildim,kurşun kalemimden çıkan harfler…Engelledim duygularımı,önüme geçirmedim hayatımın ama şimdi…
Peki sen düşüncelerimde,hislerimde doğrudur diyebilir misin,hislerinde yalnız bırakmam diyebilir misin,yoksa düşüncelerimdeki yanlış gibi bu yanlış bir his,yanlış bir duygu deyip zihnimle baş başa mı bırakırsın beni?
Bir soru cümlesi gibiyim,bir soru cümlesi gibisin…
Cevap ver…evet mi hayır mı,doğru mu yanlış mı…
Resimlerdeki uçurum gibisin.
Bir uçurum var resimlerde,
Gölgesinden kurtulamadığım.
Bir yüz var gecemde,
Rüyalarımdan çıkaramadığım.
Bir kalp var elimde,
Tutmaktan korktuğum.
Bir savaş var içimde,
Bitiremediğim.
Bir hayalet gibi gölgemdesin.
Söyleyeceklerime gözlerim yetsin.
Duysun beni ruhun.
Görsün beni ruhun.
Doğru mu Yanlış mı…
01:55 24.05.2009 (su perisi)

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Karışmış şehir manzarası...


Bildik gözler içinde zamanların geçmişinde kalırdım avucumdaki kanatlarda.İki insan oturakta,tanıdığım iki insan,geçmişin havuzundan iki insan artık bu yüzler bana.
Ve her gün karıştığım şehir manzaralarında anlık göz kalpleri bırakırdım arkamda.Kalırdım damlalarda yalnız,okulun arka bahçesinde.Zaman ne çabuk geçmiş demektense yaşamayı tercih ederdim gülen yüzlerde.Ve her gün yüzümden dökülen yapboz düşüncelerden birinde kalmayı yeğlerdim kararan günün sonunda.Tutunan dallar olmasa da hayatımda,ben tutardım hayatı.
Gelip giderken,yollarda bin bir düşünce bırakırdım arkamda ve değişmeyecek olan güne adım atardım her yeni günden sonrasına.
Parça bulutlarda ayrık düşünceler gibi kanatların ayrıldığını görürdüm iki ad altında ‘şeytan ve melek’.Ve kulaklarıma fısıldayan sözler bir yana,yalnız kalmak farklılaşırdı hayatımda.
Gözlerim alışık olsa da bu duruma yinede ağlardım gözlerimdeki yalnızlığımda.Dökülen her yaprak gibi ağlardım bedenimden kopan her parçamda ve ağaç gibi küserdim eğerdim dallarımı düşlerimde.Ve kara örtüleri üstüne atmış mezar taşlarının yanından geçerken düşünürdüm…bir gün mutlaka ordayım.
Peki ya sonrası…
Neye kulak misafiri olur kalbim ve öncesinde neye inanmak ister aklım.
Ne gerisi
Ne ilerisi
Önemli olan
Günde kaldığın yerden başkası değil…
01:24 22.05.2009

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Gönül bahçem...ve su perim ve...


Değersiz adımlarda değersiz süzülüp giden bakışlar adı altında bir çok ömür bırakır gerisinde adımlar.Yarısından yarısını ilgilendirmeden gizli bakışlar ve bir papatya falı…neyi değiştirir hayatında,unutamadıktan sonra.Olamadıktan sonra bir bilgin neye yarar hislerindeki tercüman,ve göremedikten sonra seni duygularımda küçük bir kız çocuğu nasıl bir yıkılganlık içinde bulurum kendimi.Neyin gölgesinde kalırım duygularımda ve neye yakınlaşırım duygularımda her attığım adımda.Ve yanı başımdaki fotoğrafın hatırlatır bana yanlış eğilimler içinde bulunduğum duygularımın tam ortasında sevgi adına en azından sevgim adına ufak doğruluklar olduğunu.Gönül bahçemdeki kararsızlıklar adına bir başyapıt değil sunumlarımdaki amacım,sadece yanılgıdan öte duygularıma ve hislerime mani olamayışımdan ve de sevmek rüyalarımdakinden öte bir yakınlık haline gelmeye başladı bakışlarında.
Ve hayat akarken arka bahçesinde hayallerimin,birde beni sürükler düşlerimdeki sevgi seli ve rüyalarıma akar her gece yüzündeki tebessümü.
Ve sanırım adını aşk olarak tanımladığım bir duygu yenilgisi içindeyim ve de uzun zamandır mutlu olmadığım düşünülürse sanırım tam bu noktada mutluyum ama kendim…
Yanlış mı yoksa doğru mu…karar vermekten çekinmediğim sözler içi hislerim yanlış olduğunu söylese de,buna ben cevap veremezdim.
İşte burada duygularımın takipçisi su perim benim için bir gece yaratır hislerimde ve rüyalarımda.Ve perim yanı başımda aslında…(su perisinden sesleniş) 20:10 20.05.2009 M...
ve eve dönmek zordu hayallerimde,'kalmak'...
ve söyleyemediklerim...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Küçük Hayat...

Çemberin sıkıcı darlığında içsel maneviyatın kaybolduğu bir yüz örtüsü ve Bu mu ? diye sorarsanız hayat.Hayat : omzundaki yargıç elinin seni senden alı koymayıp bıraktığı tüm düş sahneleridir.Tüm varsayımlar bir yana,gerçekler bir adım ötenden geçerken yalnız bırakamazdın onların üstündeki hayalleri.
Düş sahnelerinden öte elinden ayaklar,kulaktan gözler,parmaklarından harfler ve bunlar için omzundaki eli sorgulayabilir misin.
Biraz düşüncelerde yoğunluk tüm her şey için yeterli. 00:59 01.05.2009

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Aynadaki Gölgen


Ayrık bir satırın içinde cümlenin kelimelerine uzak olduğu ama dokunamadığına kim inanabilir,kim görmezden gelebilir satırın kendisinden başka.Onu kendisinden başka kim uzaklaştırabilir düşüncelerindeki eylemlerinden ve kendinden başka kim doğruları görebilir.Yüzündeki yansımaya kim inanabilir,gözlerindeki inanamadıktan sonra ve seni gözlerindeki gerçeklerle baş başa bırakıp gittiğinde nasıl kaçarsın yansımalarından.Doğruyu eğriltsen de,insan nasıl engel olur rüyalardaki şeffaflığa,hayalin kırık yansımasına.Sen değilsen de o,dur diyebilmenin bir yolu muhakkak vardır,ne dünya yolunda nede batmayan güneşin aydınlattığı bir inanç diyârında.Elbet duygularındaki yansımalarında esnemeler ve eğrilikler olacaktır iraden dışında,ama irade içindeki düşünce ritimlerin doğru yolu bulman için elinden geleni yapar sen olan için.Ve yalnızlık içinde karanlığın adı ne olursa olsun bir yolu vardır yenmek için onu.Ve bazen görünmezliğin gölgesinde senden isteneni yapman ve onu yenebilmen için kalman gerekir görülmeyen bir rüya aleminde,diğer bir değişle hisler aynasında.Ve duymasalar da sen onları hep izlersin. 21:21 02.05.2009

25 Nisan 2009 Cumartesi

Ne Aşk vaR Ne Mutlu sonlar...


Tırnak cilası gibi yarı aydınlıktan sarıya kavuşmuş mutlu sonların ışıldamasından öte,diğer tarafımdaki yüzlerde güneşe karşı bir soğukluk hissederdim kalbime uzanan elimde.
Ve görsellikten öte düşünmeye çalışırdım yitirilen ben miyim yoksa yitirdiklerim arasında kaybolup gidenmiydim.Aslında değer vermekten ziyade bir sınır çizgisi olmalıydı hislerim ve duygularım arasında.Hissedebilirdim ama duygularımda duymazdan gelmeliydim,en azından üzülmem gerektiği zamanlardan önce.
Kremalı bir bisküvi gibi tatmalıydım ara sıra mutluluğun beyazından,sonra acı bir çay içmeliydim tadını unutabilmek için.
Siyah bir ekranda sarı sayfalı ilanlar gibi arardım bazen içinde kaybolduğum sihirli sözcükleri.
Ve bana ait olan ne varsa sadece benim olarak kalırdı ve yinede benimdi.21:51 25.04.2009

11 Nisan 2009 Cumartesi

hislerinden ayrılmış sözler...


Ne istedim ki dostlarımdan başka.
Saçma sapan duygularım.
Karma karışık efkârlarım…
Neyi aldım ki borçlu kalim.
Söyleyemezler,
Bilmedikleri için.
Görmezler,
Hiç göremedikleri için.
Nasıl bilsin ki insan içinde olmayanlar adına.
Nasıl karar versin ki insan,
Hissetmedikten sonra.
Nasıl yargılar insan,
Öğrenmedikten sonra.
Anlamak nasıl son çare olur,
Yanlış yapıp geriye döndükten sonra.
Düşüncelerim! kurtarsın beni bu azap yolundan.
Ama ellemesin,
Ne rüyalarımı
Ne de hislerimi
Hislerinden ayrılmış kara bir dul eli.
Ve kırık bisikletim hala ayaktadır aslında.
23:01 11.04.2009

Meltem rüzgarları...


Çökük ruhlu mektuplar,kırılmış bisikletler,ansızın gelip geçen rüzgarlar,düşen sarı yapraklar…Olup ta bitmek istemeyen düşler gibi hiç durmak istemezdi rüyalarımın arabası.Kadim düşünceler toplardı dökülen sarı yaprakları.Keserdi içimde açan güneş keskin rüzgarları.Kırılmış bisikletler işe yarardı rüyalarıma giden yolda ve hiç düşürmezdi beni yankıların havaya dağılışında.Bir tek ruhlar kalırdı geride olduğu ve kaldığı gibi,birde mektuplar…20:58 11.04.2009

10 Nisan 2009 Cuma

terminaldeki adam...

Yâr olmaz bu dünya,
Ne yedisine
Ne yetmişine.
Kalmaz,
Ne sevgilerin
Ne üzüntülerin
Adından başka.
10:45 09.04.2009

8 Nisan 2009 Çarşamba

Biraz yoğunluk...


Uğrunda bırakılan adımlar günü gelir terk edilir.Bırakılan adımlar içinde kalan tüm gözler ihanet,kötüye meyilli ve düşüncelerde tutarsızlık gösterebilir.Ama bunlar olup biterken kararlarınızda yeri olmaması gereken tek şey geriye dönük nefrete tutarlı duygularınız.Arkanızda bir adım sizden önce olmak isteyenler olabilir elbette,nihayetinde hepimizde ufakta olsa irade yenilgileri vardır içimize dönük.Ve bu yenilgiler eşliğinde içinizde tutamadığınız söyleme dönük duygularınız dışa atabilir kendisini.
Karaladığınız sayfalar geriye dönük yenilgileriniz olabilir,lâkin birde ileriye sormak gerekir kendinizi içinizde.Bulmak gerekir yanlışların içinde kendinizi.Olmak gerekir tüm yanılgıların ortasında erdem sahibi.Ve bilmeniz gerekir tüm insanlar hata yapabilir.En önemlisiyse insan düşüncelerinde kendini geliştirebilir : kendine doğruları öğretebilir ve olanları en içinden hissedebilir ; biraz yoğunluk yeter duygularda ve hislerde görebilmek için en doğruyu.10:58 08.04.2009

7 Nisan 2009 Salı

Sihirli Melodilerim...


Sihirli bir melodi dolaşır gizem avcısı gözlerimde,içimde kıvraklığıyla dans eder düşüncelerim.Düşünmek istediklerim dolanır içimde sihirli melodiler eşliğinde.Ben aklımla karışık sarılırım duygularıma ve ne zaman hissederim yaklaştığını işte o zaman bilirim nelerin beni içine almak istediğini.Bilmekle kalmayıp hiç durmaksızın göklerden yerlere kadar hem düşer hem seyir ederim hayaller ülkemde.Bulamadığım tüm yerler gibi dokunurum havadaki neme,gitmediğim duygular bana kadar gelir dünyanın nefes alıp verişiyle.İşte o zamanlardan tutunda bu zamanlar içinde pelerinimin şapkası yüzümü hafifçe örter kaçak duygularımın eşliğinde ve sihirli melodiler gizemli yolculuğumda bana refakat eder tüm adımlarımda…13:14 07.04.2009

5 Nisan 2009 Pazar

bir Kızılderili yolundaki hayalim...


Çarpık kentleşmenin maruzu ülkem,çarpık ilişkilerin maruzu olduğu insanlar eşliğinde bir günün sabahında düşünürdüm bir Kızılderili yolunda.Saklanabildiğim düşünceler içinde kalmaya çalışırdım her adımımda.Anlayamadığım bir noktam var nereden geldiğini ya bilmiyorum yada hatamı göremiyorum.Düşünüyorum ama düşüncelerime vuran insanlarda kendimi bulamıyorum bir türlü,neyim ben? kimim?
Heves işgali eşliğinde dinlenilecek duygu bahçesi miyim?
Yazık kendim bile tanıyamamışım gözlerimdekini,peki nasıl biri yaslanır duygularıma hislerime,tutabilir miyim,kalabilir miyim içinde ve gözlerinde.
Ne yapsam ne söylesem içimdekilerden,dinlemesen de bilmesen de bilirim ben kendimi...ve yinede severim seni,sen inanmasanda.
Ve bir gün geçer,
Selam eder güneş uzaklardan
Bir kız yüreğime akar gözlerimden
İçimde bakınır etrafına
Telaşlı,heycanlı…
Ürkek bir duygu var elimde
Gitmemesi için her şeyi yapardım
Ama duyguların tüm gerçekleriyle
Düşünürdüm yanımdayken zaman öncesini
Aklım yinede dönerdi gözlerinde
Ne güzelde bakardı sağ omzundan
Ne güzel kıvırırdı elleriyle saçlarını
İçinde bir sürü düşünce var
Doğru mu Yanlış mı…
Saklardım tüm günü
Güne bakan gözlerinde
Ve bilmesen de
Kalırdın içimde batan güne baktığın yanı başımda.
Ve bilmesen de
severdim seni bir gün içinde
Ve bilmesen de o küçük bir gün içinde aşık olurdum gözlerine…
23:13 05.04.2009

1 Nisan 2009 Çarşamba

adımlarından bir an sonrası...

İzlediğin ufak bir yol,çıkar karşına bir günün şafak zamanında ve o zaman alırsın ektiğini yüreğindeki temizliğinle.İnsan yinede çıkış yapar duygularından emin olamadığında.Bazen düşünürsün ve yaparsın.Bazense ilerisini görmeden yapasrın anlık eylemlerinden ufak bir zincirleme ve sonra bulduğunda karşında bir ödül olarak onu,nasıl bir his bırakır sende...
Nasıl bir yarına çıkacağını bilebilir misin...
Hayatının şekillenmesindeki süreçte adımlarına neler katabileceğini kestirebilir misin önceden...
Ve düşünür müsün her adımında seni neyin beklediğini kısa bir an sonrasında...
Nereye doğru gidersin düşlerinde,rüyalarında ve gerçeğe yakın adımlarında.
Seni tatmin edebileni tanıyabilir misin,ona ne kadar yakın olabilirsin.
Işığın altında bakabilirmisin hayallerine.
Yürüyebilirmisin karanlıkta doğrularınla.
Ve neyi istersin adımlarından bir an sonrası gözlerini kırptığın hayatta.22:23 01.04.2009

27 Mart 2009 Cuma

Kara saçlı kıza...


Küçük adımlarda gözler var
İçinde durmaktan çekinmediğim
Bilsem ki bir yüz o kadar yakın bana
Elimi uzatır tutardım rüyalarından
Keşke gelseydi adımlar gerilere doğru
Ve sen ne kadar büyük olsan da
Benim için hala bir kız çocuğu
Sevgine ne çareyim nede yalancı
Ve ben insanım,sevebilirimde
Ama sende büyümektense
Bende bitti bile
Olsan gözlerimde “küçük bir kız çocuğu”
Yinede bilirim duygular büyüktür
Küçük eller olsa dahi
Ah be küçük kız gönül avutma benimle
Ah be küçük kız sevme beni
Ve ben unuttum artık aşkı
Yalancı bakışlar…
Yalandan aldanışlar…
Bir kalp var elimde,ben oyum
Ah be kara saçlı kız sen kimsin?
Nesin…
Sen yinede elleme kalbimi
Ben severim seni uzaktan
Ne kal Ne de git…
Kara saçlı kıza…
02:36 27.03.2009

24 Mart 2009 Salı

bulamadığım ben...




! Elimde olsa aşkı kendim büyütmek isterdim.Tamamen bana ait olmasını ama kendi benliğinle.Büyüttükten sonra uçurtmalar gibi benden kopmasını istemezdim,nede koyu kahve rengine dönüşmesini.
İki gerçeğin “bir” olması gibi…
Küçük adımlarla büyütür içinde kalırdım aşkın.Ve yürümekten hiç sıkılmazdım bulabilseydim.Ve bulsaydım gezmek istemezdim karışmış şehir manzaralarında.
Gözlerin içinde kalmaktan sıkıldım.
Adımlarda kalmaktan sıkıldım.
Düşmekten sıkıldım düşlerin bulutundan.
Ama yinede kalamadım.
Mavi bir rüya : benden kaçanlar.
Gerçeğe yakın olmaktan uzaklaşıyorum attığım adımlarda.
Her nefes alışımda geçmişte kalıyorum yürüyen adımlar gölgesinde.
Ve her serüvende yıkılıyorum.
Ama her defasında sanki pes etmiş gibi yapıyorum.
İçimden çıkarıyorum her defasında,adımlarda bulduğum sevgi sözcüklerini.
Dostlarımdan ötesine bir yalnızlık bu.
Bazen gözlerimden hayat geçer ve akar gönlümdeki sahilden bir kum damlası.
Kayıp bir zaman daha geçer ve bulamam rüyalarımda.
Ve artık ne duygular,ne hisler,nede içimdekiler bendedir.
Elimde kayıp sevgilerden başkası kalmaz.
Ve biraz sonrası yalnızlık…
Yinede güldürür kendimi kendim ve şarkı söylerim.
Hımh! Hiçbir şeyin güzel hayatı…23:53 24.03.2009

22 Mart 2009 Pazar

Deli doktoru...


Dizlerimin ucundan kalkan eskinin şeytan makinesi arabalar.
Her gün hayatlar kalkar önümden yakın bir sefere,nefesim yorulur,gözlerim yorulur ama yinede ayakta kalırım ve severim uğraşımı.
Kalkan bir cam parçası yer çekiminden,içinden dönüpte geçmişin bakışı bir bakış daha atar.
Biletler tükense bile bende onlardan çok vardı,geri dönmeyecek olanlardan alırdım hep.
Koşturmacalar içinde hayaller dolu bavullar ama hep ordaydım,hiç ayrılmadım yerimden.
Deli bir familyadan çıkmış yeşil bitkiler,dibinde biten mantarlar gibi düşünürdüm sağa sola…
Her gün dizlerimin ucundan kalkan hayat seferleri,bazen içlerinde ne varmış gibisine düşünür gibi yapardım kendimi.
Olsun yinede düşünürdüm sağa sola…
22:44 23.02.2009

15 Mart 2009 Pazar

City landscape of my...


Every day a woman will not know that the people's sins in the hands of the scale weight.
People stay on the path as possible:
Right to apply.
Is separated from the path:
Apply to lie.
What is the inspiration that after that,
What is love nor passion,
It no shelter.
I remember dreaming a dream,
Yesterday I got earlier.
And I ask you did you I was in?
...
Three points,
And then here.
Later as an excerpt stranger. 21:09 14.03.2009 mixed townscape ...
A scene from my city ...

14 Mart 2009 Cumartesi

Şehirden manzaralar...



Mısırdan bir diş,biraz sonra bir toz bulutu ve biraz cıvık birazda balçıktan tepeler,ilerisinde evden şekiller var.Şemsiye altında bir kadın,beyaz bir çikolata ağzımda.Donuk boyalar çember çember.Duvarda bir palyaço gördüm birkaç gün önce.Yaşlanmış gözler ve rüyalar,soğuk ve renkli bir bulut.
Gece ve ışık.
Pencere köşesindeki masada yemek yedik şehrin balkonunda.
Küçük bir başlangıç aslında sonucun öznesi.03:11
Annem kırmızı bir ceket verdi soğuktan korunabilmem için,ya diğerlerinden.
Oyunun rehbercisi şaşırır telafuz ettiği adımları.
Ve yana doğru bir adım kaydırır insanı yolundan.
Az ilerde bir söz bekler seni Özne’nin Sonucundan.
Ve bir Kızılderili şiirinde yüreğime bakan sözleri bulurum:
"Yavrularım,önceleri sevmiştim beyazları,
Yavrularım,beyazları önce sevmiştim de,
Yemişler vermiştim onlara,
Yemişler vermiştim. "
Küçük bir uçurum basamaktan atlamak,diğerlerinden diğerlerine bir bağlanış düşüncelerimde.
Sol gözümden gerçekler akar kalemim tokat attığı için.
Doğru bir söz,sokaktaki lamba direğinin ışığında .00:34
Bilmezler ki bir kadın her gün elindeki tartısıyla insanların günahlarını tartar.
İnsan,kalabildiğince yolunda:
Başvurur doğrularına.
Ayrılır yolundan:
Başvurur yalanlarına.
İlham nedir ki olmadıktan sonra,
Ne sevgidir ne de tutku,
İçinde barınamayınca.
Hayal meyal bir rüya hatırlıyorum,
Dünümden önceki bende.
Ve soruyorum Sendeki Ben miydim?

Üç nokta,
Ve sonrası için.
Sonradan bir alıntı gibi yabancı.
Karışık şehir manzarası…21:09 14.03.2009
Şehrimden bir manzara…

2 Mart 2009 Pazartesi

Ahmedime (mamudum)...




Geçmiş yelkovanlarda salıncak yapmış oynarken bir dostum yalnızlığınla sıkılır.
Ölüm yok sonunda ama keder bile üzülür annelerin gözündeki yaşa.Sarılmak bazen yalnızlığa güzeldir,dostun yanında olamayınca.
Koca koca şehirlerde insanlar yaşar,bir anlık ufak bir adım ileriye nelerde değişir insanın hayatında,nereler uzaklaşır,neler kalır içinde soğuk bir kışla selamında.
Gecenin selamını aldım içinden,derinlere kadar yürüdüm geldim yanına,sarılırım tüm içtenliğimle yalnız kalmış rüyalarına;dostum.
Kardeşim benim senle ağlarım ve gelirim yalnızlığına.
Geldi geçti “o” gün,zamandan öte farklı bir uzaklaşma ve duygularda burukluk.Omzuna elimi koyamasam da,her zaman bir şekilde yanındayım,dostların olduğu gibi.
Yanındayım adamım…02:16 01.03.2009

27 Şubat 2009 Cuma

Gayrı Laf-ı Güzaftan 'i'nsanlar...


Durup düşünürdü insan;düşünmekten ziyade yarım kareden bir film gürültüsüne gizlenmiş hayatı okurdu gözleriyle.Gizlenmiş hayatlar,sokak aralarında üşümekli hayatlar,gözleri donupta ağlayamayan hayatlar,paramparça olmuş hayatlar;hayatlarından ziyade ağlardı gözleri,dünya haline.Yolundan bir ak düşer eksik adımlarından,gizemli bir rüya açıklaması ve ne zaman senin için orda olması gerektiğini asla bilemezsin eğer ki gerçekten görmek istemezsen.Ve hayat saklardı acılarını görmek,bilmek ve onları tanımak istemeyenler için.Saklanmaktansa hiç bu yaşamda olmak istemeyen insanlar görürüm köşe başındaki bakışlarda,düşünmekten çok üşümüş gözler görürüm ayakkabısındaki yırtıkta ve hepsinden ziyade insanlar görürüm tepelerde,kucakladıkları yalan duygularla yaşamayı öğrenmiş insanlar.22:46 27.01.2009

25 Şubat 2009 Çarşamba

Rapunzel...


Adamın bile değil…
Soğuk deniz yüzü,
dumanıyla zehirlensen,
gelsen de görsen,gitmeden bir adem yüzü.
Desen de “güzel bir deniz” ne güzel 'bir gün'…yanındayken.
İçinde neler var bu akşam?
Katmer katmer hayat.
…güldüm gerçekten güldüm.
Ve güzeldi hayat gözlerinde.
Rahat ve özgür bir düşünce var avuçlarında.
Olmak istediklerin bir pencere gibi yanında olsun.
Ve anladığın gibi üç nokta içinde her zaman belirsiz bir yaşam.
21.02.2009

19 Şubat 2009 Perşembe

kötü Söz...


Anladımki yüzün gerek yoktu yezid sözüne
Ve yaptıklarımı düşünmekten daha önce düşünmek...
Bilinenden ötesinide bilmek,
söylenenden öncesinide tanımak
söylenenden sonrasınıda kendin de kabul bulunmamak.
Kanatlı yada Kanatsız,
iki alem yok,ne dünyada ne de başka bir solukta.
Kalıpta gitmemek yok.
Tatlar,zevkler,mutluluklar ve acılar,
geçici olmasından öte bir yanı olmalı önündeki adımların hesabında.
Ve yapılanlardan önce;yapılanların bir düşünce çemberi olmalı.