10 Ekim 2012 Çarşamba

Rüyalarımın jeti ve bulutlarım...


sonbaharın gizeminde rahatlık,
alınganlık,
bay ve bayan,
göremediğimiz ileride,
ve derindedir,
görebildiğimiz…
sevgim ellerindedir,
sıcak tut.
ben aşkın budistiyim,
gözlerde ve nefesinde,
ben seninim.
tanrı tanıştırsın beni,
gök yüzüyle ,
eğer ki ihanetimde seni.
tanrı tanıştırsın beni,
gök yüzüyle,
eğer ki gözlerim başkasına değdiğinde.
uyur uzaklaşır gerçeklikten
gerçek bir rüyadır
rüyadadır sana yakınlığım uzakta
olamadıklarım yanında
kalanımdır parçalarım
beni hatırladıkların

benimse hatırladıklarım
dünya…
nefes…
ruh…
zihin…
düş…
rüya…
sen…
11:29  10:10.2012

25 Eylül 2012 Salı

hayatımın devamı...


Hayallerimin ortasında yada değil, geçmişi kurtarır sözlerden kaçınır ve hayata yeniymiş gibi tekrardan öğrenir ve öyle davranırdım.Böyle gerçekler ve başlangıçlar çok az olur ve de tek, elimden kayıp gitmesini izlemektense bir savaşçı gibi zırhımı giyer tüm kötülüklere engel olurdum tüm şefkatimle.İçimdeki bu sönmez derin ateşle kendi küçüklüğümde tüm evreni ısıtabilirim tekrardan ve tekrardan… sanki sokaklarımda ve rüyalarımda yeniden bir inşa bu gözler ve bakışlarında ölümü hatırlamak istemezdim, bu geri kalan dünyanın soğukluğunda.Bir insan bunu nasıl başarabilir ki; derin bir yamaçtan içinde büyürcesine yuvarlanması ve olamadığın her an onun yanında içinde yanarak seni tüketmeye çalışan o his, yalnız olmadığını anlatan dünyaları içinde bulduğun gözler.Artık gerçekten buymuş diyebildiğin bir tutku ve ait oluş, nelere benzetebilirsin neleri yakınlaştırırsın.
Bu durak benim ve terk etmeye hiç niyetim nede kederim olucak ilerideki günlere.Ait oluşum ellerine, gözlerine,ruhuna ve bedenine son bulsun soğuk bir günde, toprağın üstünde sarı yapraklarda ve gözlerde.
Ben nede olsa beklerim derin bir ölümde ve yaşamında Tanrı nın diğer sunumlarında.
Bir kraliçe yüzüğünü sunar ve önemini belirterek önünde duran savaşçıya uzatır ve savaşından sonra evine dönmesini arzular.
Büyük savaşlar gibidir aradaki yollar ve tepeler, dönmesini sabırsızlıkla arzuladığın ve onda kaldığın.
Kalabalığın ve olgunluğun hiçbir önemi kalmadığı büyük bir bağlanış.
Bitmesini istemediğin bir roman gibidir sonsuz sevgisi …
Ve kabuğundan bir damla yudum ayakta tutar seni tüm gün.
Tüm gücünü ondan alırsın ve uyursun kokusunda gerçekliğinin.
Bu yeniden doğup söz vermek gibidir, dünlerde, yarınlarda ve sonsuzda ne olursa olsun hep…tek ve hayat.
Sensizlik beni öldürüyor, kayboluyorum sonsuzlukta ve derinlerimde, sonra umutlanıyorum ve hatırlıyorum yarını, yanındayım…
Yakında ve uzakta
Biliyorum
Sonsuz ve sadakat
Gerçek sen
Sen…
Dirençten öte direniş
Sen
Başlangıç ve devamı hayatımın
Bunlar son yaşam belirtilerim ve gerçekliğim, sen olmayınca dünya sen olmayınca ilerisi ne bir gerçeklik nede bir heyecan taşır içinde…   sen.
gölgemde ve derinlerdesin
gözlerimde
olabildiğince derinlerde
içimin
sen…      hep ve sen.
22:29  04.09.2012

10 Ağustos 2012 Cuma

tekil...


bitmesini istemediğin sesinde
ve gürültüsünde yorgunluğu
sarhoş olurdum kendisinde ve …
durgunluğu gözlerde
az yada çok tehlikeli
bırak beni
hep…
bunu bilmiyorsun
ağır zaman
ağır işleyen zaman
çokta hızlıdır oysa
içinde yağmurları döksen
ben şöyle bir yüzsem ormanda
çiçekte ve böcekte yüksek dalgalarda
gelgit lerde eğilsem otursam
köhne bakışlarımda ağırlaşsam
sadece bu…
ruhum benden sıkılır bir hal alır ve toprakta kalır adımları ama kokusu, hissediyorum…bu yakınlık ve özgürlük duygusuyla temasında fazla çikolata yenme keyfinde ulaşılan vücut kimyasının değişimi değil, ne de duygu eğilimi, bu sadece özgürlük, özgürce hissedebilme…sonsuza dek. ve tekilliğimin şerefine…00:04   10.08.20012

8 Ağustos 2012 Çarşamba


gün ölümdür.
ölen dündür.
kalansa zihinde gölgedir,
uzanabildiğince aklındaki kumsalda...
ben yaşamaktan ziyade ölebilirimde,
ama yaşarım da,
her gördüğümde,
her dokunuşumda,
anlamasanda...
ben yaşamaktan ziyade ölebilirimde,
gözlerde ve dokunuşlarda,
yanında olamadıklarımda...
gün ölümdür.
ölen dündür.
yanı başımda oturan gölgendir,
senden öte ve senden...
00:30   08.08.2012  

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ara sıra dünler...


Hırsım ve yorgunluğumla kıskançlık, tutku ve ayrılamama duygusu azalır çoğalır ve endişelerle çıktığım yolda, öncesinde bir sonu olduğunu bilirdim ve başlangıcında yenik düşerdim ve ara sıra engel olamazdım sonrasında pişman olduğum kızgınlıklarıma.Bir itiraf gibi özür diliyorum.

Bu değimlidir hayal
gerçek ve gerçek üstü
düne başlayamadan bugün
yarımdan yarımdan günler
artık hep öldüğüm dünler

sanki kendi gölgemde oyunlar oynar biraz sonra durulur ve yorulduğumu inkar eder sersemleşirdim…11:27 03.08.2012 (kuşlar çetesi)

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Genç bir roman...


Değişmeden önce
Bir durak ötesi aslında
Ve bir durak öncesi
Seni sevenlerini bıraktığın…
Bıçak üstü harfleri seçerken ve izlerken diğer yolun üzerinde ve kendinde, yoğun bir his ve dağınıklık sıcak vücudunun tüm sinirlerinde ve de zihninde, alışkanlıktan öte dur ve durmaktan önce kendini kurtar ve kendini kontrol et.Sen o ve onlar isen mektuplarına dikkat et kurtar onları ve yaşa, sen onlarda isen hiç korkmadan adım at ve gerçekte veya rüyalarda kal.Ateş çağırdığında bedeninin soğukluğunla yetin ve öz yetilerinde zihninde bir parçadan parçaya tutun ve kendinde kal aşırı yoğunluğunda.Gözlerinde barındığın insanlarda kal ve terk etme, çekirdek ailende minik serçe ve uzun fiziğe sahip olan leylek ve de kardeşin konuşmayı çoktan sökmüş olan kahve renkli papağan, kendinse olasılıkta ve gerçek dünyada nadir kalan siyah kuğu ve seni bırakmayan geveze birkaç kuş dostun, gevezedirler ama olamasalar da gerçekte yanında, okuduğun romanlar sayfalarında çevrilirken kağıt ve ses küçük bir rüzgar yaratır elini okşar bu geveze dostlar, sevgin kalplerinde taşar vücutlarında dağınık bir hal alır durduramadıkları.Belkide sıkılırlar annenin göz yaşlarında ama genç bir roman gibi sarılırlar nefesinde ve bedeninde.Bir öykü derlemesi gibi kış ve yokuş yaprakları ağırlaştırır ama birlikte olduklarından dolayı romanda geçen gençler üstesinden gelir bu durumun ve üç nokta belirler, yani kontrol sende eğer sen ağır gözlerini ovuşturur ve etrafını düzenlersen bu kendinde olduğunu gösterir ve de etrafındakilerde.
Evet unuttuğumsa bir  dost içindeki sıcaklıkla sanki şimdi sevgiliden ayrılmış gibi sıkılgandır ve yemek yemeden öyküye devam eder sıkıldığı dostu için, sonra gözleri… gözleri belli eder gerçekler,i öyküden ayrılmak istemediği için, …
(öyküde geçen kahramanlar: gökçen, gürsel, rahim,duygu,sema, aydın, erkan)     00:07    30.07.2012 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

KADIN ELBİSESİ


Kapı açık sokak lambasına, yolda arnavut kaldırımı çizgisinde saklı hayallerim ve gizemli bir kadın elbisesi durum bilir  taneden gülümsemesi, dokunur rüyalarıma elleri, ve zaman beni küçümser gülümsemesi, ben tam ordaydım…  Tuzak dolu yollar gibidir bir düş haritası kadın, gözleri evrendir dolgun ve istekli bir renktir, çapraz bir işaret gibidir define haritasında.Ok yayında bekler gibidir baktığında, fırlatılmayı an ve birkaç zaman ötesine ateş düşürmeyi ister gibidir gözleri, meltem rüzgarıdır saçları ve yüzündeki okşaması, yürürken adımları bir yağmur tanesi yumşaklığında düşer gölgesi adımlarındaki hırçın pençesi ve topuklarında ayakkabısının şeytani bilmecesi…   ki şeytan melektir…02:20   14.07.2012

7 Haziran 2012 Perşembe

İnsan formları...


İnsan formları ve ürünler bolluğunda aynı, ama gece nasıl şafakta aydınlanır ise gözlerim ve ben öyle aydınlandık tamda senin karşında, insan geçici bir yanılsamadır görebildiği ve dokunabildiği havada.Ses  sade bir ses hayatındaki kontrol gerçeğinde nasıl bir boşluk açar sende ve derinde.Renkli bir yağmur akşamı konuşamadığım bir hedeflik kelime, kaldığım yüzlerce cümle, olabilir demekten hep vazgeçtiğim yalandan bir betimleme ve zamanda kaçırma ellerini… yine yine yine bakıyorum, baktım, sadece bu, hissizleşiyorum yine göçüyorum bu dünyadan ve oksijenden hoşça kal gece ve dünya… 22:24           07.06.2012

23 Mayıs 2012 Çarşamba

TOKYO



Sokaklarında köşelerindeki gölgelerde zihnimin, yalnız bir zayıflığım, sonradan sonradan kalmalıyım buralarda.Çilek aroması şu tadında anlık bir zihin çözmesi ve bedeninde sarhoş hücreler gezmesi, nasıl bir yoğunluktur bu görmediğim şehirler içimde.Tik tak, tam tam, tin tin, tüm dokunuşları zamanın sanki ben ordayım sanki şurdayım sanki ben burdayım, hiç gitmediğim şehirler, hiç bulamadığım gözler…Sakin ve yerine hapsedilmiş bir oturak gibi durgunum, ölümü kabul eden halka bir beni kabullenemedi olsun ben gitmediğim şehirlerde mutluyum, göremediğin gözlerde mutluyum, kış ve yaz gibi ben mutluyum…
Rüyalarımda besler beni kanatlarıyla kraliçem ve olmadık zamanda geri dönerdim gerçek hayatıma, tekrardan tekrardan bilmediğim sokaklarda dolaşırdım, hiç göremediğim şehirlerde.Yabani bir kestane ağacı sonumun kökleri ve onlara can veren gözlerimin yaşları.Gitmesemde mutluyum hiç görmedğiğim şehirlerde…  00:27    23.05.2012

4 Nisan 2012 Çarşamba

suskunluğumun sabrında...


Durgunluğumun sessizliği şaşırtmasın seni ve bu dinginliğim değildir cevapsız kalışlarımın ardında bu olanlara kör kaldığım…
Soluksuz çabalar eşliğinde kaybolur pinokyonun tahta burnu, kolları vede bacakları…masallar kadar yalandır yanındaki kahramanlar ve eylemleri, dokunuşları ve içtenlik bir geçicilik ve zamanı kurtarıştır.Döndüm , döndüm başımın ve vücudumun döndüğünce belki esintimin kuvvetiyle etrafımdakileride döndürebilirim ve olağanları değiştirebilirim, kaybettiklerimi geri getirebiliirim…Önümde duran gözlerde gece ve yalan dünden kalan bir yansımadır ve üzerimden atamadğım gölge adımları içimdeki tüm tatlılığı zehirden bir bakışta bırakır ve kaybolurum yalanlarında vede karmaşasında…Ve bunlar olup biterken susukunluğum mağlubiyetim değildir ne kabullenişim, suskunluğum; başlangıç sonun takibinde, son nefesim içimdekileri çıkarmada yardımcı olacaktır…
Bitişler ve yeni bir adım benim için ışıktan bir kapı olacaktır, geride bıraktığım mutlu gülümsemeler içinde birkaç asık yüz ve niyetinde hep saklanan kötü amaçlar bırakmıycaktır beni.Askılık ardından gölge elbiselerime kadar işler olduğunca canımı sıkar bu durum ama zaman büyük bir erdemi getirir, dinginliğin sabrında soğuk kalışları yüzümün anlatır küçüklüğünden kaçamayan çöpçatan birkaç insanı.Her zaman düşündüğüm gibi ölüm, her zaman düşündüğün gibi ölüm seni sadece yok edicek ve birkaç ölüm çoktan gerçekleşti önümde, sıcacık nefesimde…
Öfkem, öfkem bir avuç insana, sabrımın sınırına, önümde duran anlamsızlığa, ve sonunda sende benim gibi ölüceksin…03.04.2012

4 Şubat 2012 Cumartesi

Sokağımdaki adam...

Kutsal emanetlerimin sığınağı ve derinlik hissi nedir bilmediğin bir karartı aşağısı ve yukarısı düşlerimin solunda ve sağında, hayâl ettiğin küçük bir bardakla iç beni.Uzaklaştıkça dağılmalıyım içinde ve dışında…
Hayat öpücüğü olup kurtarmalıyım…
Köşede ve ilerisinde yolda duran adamın ne karmakarışıktır dünya ve özü.
Hadi biraz sadece biraz seni kafesinde tutan zincirlerini esnetmen yeterli deliler gibi eğlenebilmen için, zamanın ne olursa olsun.
Konuşman yeterli kendinde ve kendinle.
Eğer oynarsan bir anlamı olur oyunun ve oynayanların, nedir ki oyun dışında tutan seni ve sendekileri, biraz ve olabildiğince çok seslerimin dalgasındaki dinginlik örtüsü aniden seni gördüm dürtüsü sarsar beni olmadık bir oyunun içinde ve anlarımki taşıyorum fazladan bir çift ayakkabı…
Yalnız ve içindeyim oyunumun ve ben tek vede en güçlü eğlencesiyim.   22:50    04.02.2012